Duygularımızın Ağladığı Yer! Insula

Duygusal ve fiziksel acı beynin aynı merkezinde buluşuyor. Duygular vücudumuzun neresinde ağlıyor? Üzüldüğümüzde kalbimiz gerçekten ağrır mı? Sorular sorarak başladık yazıya. Bir insan duygusal acıyı hissedince, tıpkı fiziksel acı çektiğimizde ki gibi beynimizin aynı alanlarında aktivasyon başlar: Beynimizde Anterior İnsular ve Anterior Singulat. (Insular Cortex: Empati duygumuzun merkezi, bir nevi evi. Lateral fissürün derin kısımlarında yer alır, yani bir nevi dizlerini karnına çekmiş bir insan gibi. Anterior Singulat: Küçücük ama yine beyinde çok önemli bir bölüm otonom sinir sistemini kontrol etse de tıpkı kan basıncımız gibi ama yine en önemli yanıtı empati ve bilerek karar verme yerlerinden biridir. Yani duygular. Baktığımızda Karşımızdaki büyük sokak yine Limbik sistem)

Fiziksel ve duygusal ağrı benzer nöronal imzalara sahiptir. Çok üzüldüğümüzde kalbimin ağrıdığını hissettim dendiğini çok duydum. Gerçekten duygusal acı fiziksel hissedilebilir mi? Aynı evi paylaşan ya da daha iyi bir örnek verirsem tek yumurta ikizinin aynı rahmi paylaştığı gibi, Insular Kortex ve Anterior Singulat’ta buluşan acı hissi duygusal hissedilirken fiziksel hissedilmez mi!

Evrim sürecinde fiziksel ve duygusal acıyı ayırt edemeyen insan beyni büyük oranda aynı tepkiyi, cevabı veriyordu. Fiziksel olarak incindiğimizde aldığımız ağrı kesici gibi, duygusal olarak incindiğimizde de ağrı kesici alsak ne olur? Şöyle bir düşünürsek heyecanlandığımızda, üzüldüğümüzde, birine kırıldığımızda veya haz aldığımız bir durumda kalbimizin çarpması ve kan basıncımızın hızlı yükselip ya da düşmesinin nedeni nedir? Kendimizi suçladığımız zamanlarda, hayal kırıklıklarımızda veya başkalarına karşı kızgınlık duyduğumuzda. Ağrı hem fiziksel hem duygusal bir deneyimse ki öyle o zaman duygusal bir ağrı da fiziksel bu yüzden hissediliyor.

İnsan beyni tüm bedenimize hakimdir. Beyin, beyin sapıyla ve spinal cord yani omurilik vasıtasıyla perifere yayılan sinir ağları nörotransmitterler sensör görevi yaparak her sinir ucuyla ağrı acı gibi anlık bilgileri alır işler ve cevaplar. Buna agonist- antagonist reseptörler yani Latince yarışan, yarışçı uyarıcılar diyebiliriz. Şöylede düşünebiliriz vücudumuz her an yeni bir olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapıyor. Peki ya duygularımız ve cevapları? Acı ve ağrı için ağrı kesici alıyoruz. Ağrı eşiğim düşük ve ya ağrı eşiğim yüksek dendiğini duyuyor gibiyim ya peki duygusal acıda ağrı eşiğimiz ne kadar düşük veya yüksek bunun ağrı kesicisi nedir? Bir acıyı unutmak veya daha az hissetmek için vücudun başka bir yerinde daha fazla acı hissetmenin etkili olduğu bilinir. Kalbimiz kırıldığında ve çok mutsuz olduğumuzda, bir ayrılık veya kayıp yaşadığımızda kapıya parmaklarımızı kıstırsak işe yarar mı acaba? Çikolata yemek daha mantıklı geliyor şimdi bana! Bacağımızı kırdık çok ağrıyor bir ağrı kesici aldık, acaba kırık kalbimiz içinde bir ağrı kesicisiyi biz yaratabilir miyiz? En güzel ağrı kesici duygusal karmaşayı çözmektir. İşte her iki acı durumunda da beyindeki ortak yer ve mekanizma devreye giriyor yani aynı beyin bölgeleri aktivasyonu başlıyor.

Sevdiğinizden, eşinizden ayrılmışsınız ve onu görünce hissettikleriniz ve ya birinden hoşlanıyordunuz ve karşılık bulamadınız! İşte kapıya yüzümüzü kolumuzu çarpıp kırdığımızdaki gibi aynı acı aynı yerde hissediliyor. Beynimizin derin gizemli bölgesi Anterior Insular Cortex ve Anterior Singulat.

Canımızın acıdığını yüzümüze ve yüzümüzdeki ifadeye bakarak 10’a kadar bir rakamla ağrın için kaç verirsin diye soran acildeki doktor arkadaş kalbi kırık ve acı çeken birisine bunu hiç sorar mı acaba? Bir insanın acı çektiği hemen yüzüne yansır çocuklar bile farkeder gelir yanımıza sokulurlar çok mu acıyor diyerek tatlı dilleriyle sorarak. Duygusal acı çeken bir insanında çektiği acı elem hemen yüzüne yansır hatta yemeden içmeden kesilir. Yüz kaslarımız hemen beyinden aldığı emri uygular.

Tüm duygularımızın bir ifadesi vardır. Üzüldüğümüzde ağlarız ağrımız oluncada ağlarız. Öfkelendik, sinirlendik ve içimizi boşaltsak nasıl bir beden ve ruh halimiz olur? İçimize atsak nasıl bir ruh halimiz olur? Birinde rahatlama bir diğerinde geçmeyen ruhsal gerginlik, göğüs sıkışması, baş ağrısı, mide ağrısı ve ya mide bulantısı, geçmeyen ishaller. Güldüğümüzde yüzümüzde güller açar tıpkı nihayet güneşin doğması gibi. Hislerimizin her anı vücut dilimize yüzümüze yansır bunu beynimizde bilen bir yer var.

Beynimizdeki nöronlar sadece diğer hücrelerimizden ayrı olmakla kalmaz eşsizliğinin yanında yaşayan bir varlık olan sinir sisteminin tüm nöral bağlantılarıyla özdeş haritalar oluşturur. Biz buna Konnektom diyoruz. Büyük bir nöronal network. Beynin diğer beyin bölgeleriyle nasıl iletişim kurduğu ve beynin haritalanması ve keşfi. Biz keşfettikçe beyni belki duygularımızıda daha iyi keşfedeceğiz! (Konnektom, ayrı bir yazı konusu)

İnsan beyni iki yönlü bir ayna gibidir. Normal bir aynanın arka tarafı yaldızlı sırla kaplıyken tek yönü yansıtır. İki yönlü ayna hem ön tarafı hem arka tarafı yansıtır. İnsan beynide buna benziyor. Hem duygusal ve bilişsel dünyamızı kontrol ediyor hem de bıraksan ya davulcuya ya zurnacıya kaçacak vücudumuzu zapturapt altında tutuyor. Aslında bu iki görevi de aynı merkezlerden kontrol ediyor. Başka bir örnek çok yönlü bir müzik aleti gibi bazen şef oluyor bazen basçı bazen tiz elemanı, en çok da sahnede oyun oynanırken orkestra çukuru durumda.

İnsanın hem haz, hem ödül, hem mutluluk merkeziyle aynı zamanda, bağımlılık ve kumar gibi kötü alışkanlıklarının da beynimizin yine farklı başka bir yerinden yani yine aynı tek bir merkezi aktive ettiğini ve tek bir bölgeden idare edildiğini düşünürsek, beynimizde bir çok korist ve koro var demektir.

Duygular nasıl biçimlendirilebilir? Tüm duyguların bir motor bileşeni vardır. Duygularımızı gizlemeye çalışsak bile, küçük ve anlık kas hareketleri olur. Anterior singulat, vücutta duygusal bir ifade oluşturma sürecine başlayan premotor alanın hemen yanında bulunur. Premotor alan, üstündeki motor kortekse bağlanır ve daha sonra spesifik ifade kaslarına geri döner. Yani duygularımız ve vücut kaslarımız arasında bir korelasyon vardır. Duygusal açıdan canımız yandığında ya da birine kızdığımızda yüzümüzün asılması gibi. Karşılık verirsek yüzümüzde farklı bir ifade, bir de karşılık veremezde içimize atarsak daha kötü bir hal alır vücut ifademiz. Hem kaslarımızda tutulma olur, hem boğazımız düğüm düğüm olur, hem de huzursuzluktan günlerce uyuyamaz, böylesi bir durumda göğsünüzde hiç sıkışma olmadı mı? Ve dahası istemediğimiz bir görüntüyle karşılaştığımızı varsayarsak, öfke ve o an nefret duygusu en güçlü mide, bağırsak aktivasyonu yapar. Midemiz bulanır, ya kusarız ya kusma isteği gelir ya da günlerce süren ishalle karşılaşmamız da normaldir.

Hayat güllük gülistanlık değildir. Hayat hakkında her gün yeni bir şeyler keşfederek yaşıyoruz. Bazen duygusal acıları yaşamamızda gereklidir. Daha öncede bahsettiğim gibi çocuklar kişiliklerini duygusal acı çekerek geliştirirler. Çocuk ilk ayrılmayı yaşamasa o an acı çekmese ve üstesinden gelmese ilerde büyüdüğü zamanda ayrılma sorunu yaşayacaktır. Hemen bu satırları okuyup bunu yaşayanları hatırınıza getirdiğinizi görebiliyorum.

Kendimizi güvende hissetmediğimiz ve artık güvende değilim duygusuna kapılıp, güvenizimizi kaybettiğimiz zamanlarda korkularla, nefes almakta güçlük çekip acaba kalbim sıkıştığında kalp krizi mi geçiriyorum diye düşünceleri hatırlatan çok güçlü fiziksel acı duygusu aslında duygusal acının fiziksel hissedilmesidir. Bazen acıları serbest bırakıp olabildiğince yaşamak gerek. Ağlamak da bu yüzden güzeldir. Ağlayan bir kadın ve erkek kendini dalgalı denizden limana doğru atıyor demektir. Böylesi durumlarda yakınımızdaki insanlara hem fiziksel hem duygusal sarılmak, sorunlar çözülmemiş olsa da çok iyi gelir. Yani duygusal acıya fiziksel destek ikisi arasındaki bağıda anlatıyor. Kızgınlıkların geçmesi, kalbimizin rahatlaması kendimizi yine güvende hissetme duygusu dahası duygusal kapıları kapatmak yerine ardına kadar açıp tüm sevdiklerimize gönül kahvesi ikram etmek fiziksel de acıyı azaltır. Duvarları örmek kolaydır önemli olan o duvarlara asacağınız tablolardır. Bu duvarlara hediye edilen tabloları da asın.

Kalp ve beyin ikisini asla bir birinden ayrı düşenemeyiz. Birinin canı acıdığında, diğerinin canı yanıyor. Karakışta sıcacık evin içinde pencereden lapa lapa karın yağdığını izlerken dışarda dondurucu soğuktan uzak ve güvende sıcak bir çorba içmek gibidir sevgi. Duygusal acıyı bastıracak en güzel şey güvendir. Bunun içindir ki hep sevdiklerimizin yanında dingin ve mutlu hissederiz. Güvende olduğumuz yer bize açık kapılar ve bizim açık kapımızdır.

İç barışımızı hiç bir zaman savaşa sokmayalım. Sevdiklerimizin gönül dünyalarında yer etmek hem kalbimize hem aklımıza hem beynimize çok iyi gelir.

Sevgiyle…

Dr. Taşkın Sarıkaya

Duygularımızın Ağladığı Yer! Insula” üzerine 2 yorum

Yorum bırakın