Bir Türk kadınının hayali. Bir kadın ne zaman 12 inek eder?!

Günümüzden çok uzak zaman önce değil bir kaç yıl önce 2013’de üniversitede yüksek lisans yapmış iş hayatında aktif yönetici bir kadından aldığım forward mailde bana yani bir doktor olarak profesyonel bakışımı sorarken ve sanırım bu dünyada istediği hayalini ve özlemini de aşağıdaki dizelerde anlatıyordu.

”Bir uçak yolculuğunda yan koltukta oturan bir adamın alyansını sağ elinin işaret parmağına taktığını fark eden yazar yorum yapmaktan kendini alamaz;Bayım alyansınızı yanlış elinize takmışsınız!” Adam bunun üzerine;Yanlış kadınla evlendim de ondan!” diye karşılık verir..

Yazar Ziglar bu anıyı aktardıktan sonra şöyle sorar; ”Peki ya bu adam doğru adam mı? Yani kadın doğru adamla mı evlenmiş?

Yanlış seçilmiş bir insana doğru insanmış gibi davranırsanız sonuçta doğru insanla evlenmiş olmaz mısınız? Doğru seçilmiş bir insanla evlendiğiniz halde yanlış davranıyorsanız yanlış bir evlilik yapmışsınız demektir çünkü. Doğru insan olmak doğru insanla evlenmekten çok daha fazlasıdır!”

Yazar kitabında şu öyküyü anlatır..

”Yıllar önce Hawai”de başlık parasına benzer bir uygulama revaçtadır. Bir erkeğin sevdiği kızla evlenebilmesi için kızın ailesine belli sayıda inek vermek zorundadır. İnek sayısının 10 adet olması gerekmekle birlikte kızın özelliklerine göre bu sayı değişebilmektedir..

Ve adada iki kızı olan bir adam yaşamaktadır. Kızlardan büyük olanı bizdeki deyişle -kabul görmeyen- tipte, şanssız bir kızdır ve babası ona 3 inek fiyat biçmiştir; 2 inekli bir teklifi de kabul edecektir; hatta iyi bir pazarlıkla 1 ineğe fit olmaya razıdır..

Bir gün adanın zenginlerinden Johny Lingo bu eve geldiğinde herkes onun diğer kızı isteyeceğini düşünür. Oysa yaşlı adamı sevince boğarak büyük kıza talip olur. Herkes en azından isteneni yani; 3 inek ödeyeceğini düşünürken Johny yanında 12 tane inekle gelmiştir!!..

O dönemlerde normal bir balayı ortalama bir yıl sürmektedir ama gelin ve damat iki yıllık balayı planlamıştır.

Damatla gelinin dönmesinin beklendiği gün ahaliden biri dönüşlerini haber vermeye gelir gelmesine ama gelenlerin Jony ve eşi olduğundan emin değildir. Aslında Johny”i tanımıştır fakat kızdan emin olamamıştır; yaklaşan kadın çok güzel, zarif birisidir. İyice yaklaştıklarında kimsenin tereddütü kalmaz. Fakat kızın güzelliği, cazibesi ve çekiciliği en eleştirici gözle bile reddedilmeyecek ölçüdedir. Yakından bakanlar Johnny”nin 12 inek karşılığında iyi bir alışveriş yaptığını düşünürler.”

Yazar işin püf noktasını şöyle özetler; ”Johnny 12 inek ödedi, kız 12 ineklik bir kadın haline geldi.”

Bu hep böyle olmaktadır; eşinize veya sevgilinize verdiğiniz değer, ona kazandırdığınız değerdir. Aslında ”doğru adam”, ”doğru kadını” inşa eder, ”doğru kadın” da ”doğru adamı”

Yukarıdaki yazıyı okuyunca bir kez daha Türkiye gerçeğini yansıttığı için değişen bir şey yok Türk kadınları için diye hayıflanıp üzüldüm. Eğitimli bir Türk kadınının kendi üstünden tüm kadınlara biçtiği değeri ve algısının hala nasılda bir at gözlüğünden dünyaya baktığını açık çıplak ortaya koyuyordu.

Bu mail’de bir alıntıdan yola çıkarak bir kadının kendini değerli hissetmek için kendine değer biçilmeye uygun nasıl olunuru ve değer biçene nasıl ihtiyaç duyduğunu anlatmış ya, cevap yazacaktım ki cevap yazmak yerine bunu bir yazıya dökeyim istedim.

Bir kasaba kültüründen bahsedeceğim ve daha doğrusu ülkemizin en çok popülasyonu olan bir kasaba insanı kafasından. Bir kasaba insanı her şeyi ister her şeyi tüketmek ister, üretmez ve herkeste gördüğü her şeye sahip olmak ister. Ben buna kasaba insanı yerine de sandviç insan tipi demeyi yeğliyorum.

Türk kadınına biçilmiş kaftan iyi koca bulma dahası kendine uygun koca bekleme hayali. İş hayatında ayakları üstünde duran eğitimi ve kariyeride iyi olan bir kadının kendinin yanında yürüyecek eş istemek yerine kendini ancak kocasının değerli hissettireceği uygun koca bulma kafasıyla devam ediyor hala günümüzde bile asıl tüm dünyaları bu.

Uygun bir koca nasıl olmalı! Önce arabası olmalı ve ikincisini de karısına alabilecek olmalı. Hele yakışıklı olursa işide olmasın gücüde oda olur. Unutmaması gerekir ki artık uygun kocanın hayatında iki kadın vardır biri değerli hissettireceği karısı diğeri artık eskisi kadar değer verilmediğini düşünen annesi ve bir de arabanın ön koltuğuna eş mi binecek kayınvalide mi binecek derdi var! Uygun eşin karısı ve annesi de talip dahası değer verilmeninde bir işareti yan ön koltuk.

Uygun yada kendini değerli hissettiren uyguna yakın kocayı bulduya biraz daha ileri gider kadın, arabada çekerse altına of değmeyin uygun kocanın vezire hanımına.

Tabi parasını basıpta 2 sene balayına götürmese de uygun bir plastik cerrah da bulur yani ne de olsa hâla 2 hatta 1 ineklikten 12 ineklik yapacak kocası onu, karısına değer biçecek. (Bu arada rüyada inek görmek kadına kısmetmiş, kahve falında ise inek çıkarsa mutluluk ve refah manasına gelirmiş demek oluyor ki tüm yorumlar doğruymuş inekle kadının ilişkilendirilmeleri. Hayırlısı olsun demek düşer bize birde 12 ineklik olunca o kadın değerini buldu demektir)

Bir insan, özellikle bir kadın kendinin farkında olup, önce kendine kendi değer vermeyi bilmeli. Ben bir kadınım ve özelim diyebilmeli. Bir ağaç misali, güzel meyveler verebilmek için önce o ağaç kendini dallandırıp budaklandırabilmeli, sonra güçlü yapraklarla kendini gösterip öyle çiçek açmalı. Bir ormanın içinde de olsa önce kendini fark ederse eğer hem o ormanın bir parçası hem o ormanın kendisi olur.

Dr. Taşkın Sarıkaya

İranlı bir seyyah orta Asya da henüz müslüman olmamış Türk yurdunu geziyor ve şu betimlemede bulunuyor. Şu kafir Türkler çok ilginç insanlar kadınlarla erkekler aynı yerde aynı işi yapıyorlar. Kadınlarda erkekler gibi ata biniyor ve erkeklerle birlikte savaşıyorlar. Türkler kendi dilini konuşan herkesi de kendilerinden sayıyorlar diyor. Bueski Türklerin ana erkil olmaları, Türk kadınının erkeklerle eşit olduklarının ve Türklerin ırkçı olmadıklarını anlatan çok güzel bir gözlem İslam öncesi orta Asyadaki Türklere dair. (İslam’dan kasıt din değil Arap kültürüne geçiştir)

Atilla Avrupayı istila ettiğinde bacağında pantolon, üstünde yelek, ayağında potin ve başında avladıkları hayvanlardan yaptıkları başlıkları vardı. Avrupa’da at bile yoktu. Türkler atı evcilleştirmiş demiri kullanan, her yerde kadınıyla bir olan çağdaş bir kavimdi ta ki Türkler Araplarla münasebetlerine kadar. Sonra erkekler çarığa ve sarığa, kadınlar ise çarşafa ve uygun koca bulmaya pardon beklemeye terfi ettiler.

Kimse kimseye değer vererek vezir edilemez! Vezir eden rezil de eder diye güzel bir söz vardır dilimizde. Değer, akıldır, bilgidir. Değer akla ve kalbe verilirken kişiliğe ve vicdana da seslenir. Asıl değer sevgidir. Bir nevi sevilenin varlığına özendir değer. Verilen bir şey varsa veren onu almasınıda bilir. Onun içindir ki almakta vermekte değildir sevgi. Güzel hissettiren duyguları, sevgiyi ve hayata dair farklılıkları da görüp ve aslolan karakter güzelliğini paylaşmaktır değer. Sonra sevgi kendiliğinden gelir.

Erkekler ve kadınlar bırakın yakasını kadınların! Bırakın kadınlar otomobili iyi park edemesin. Bırakında iyi süremese de yinede o arabaya binsin, binmeli. Ön yan koltuğa layık olmayı beklemeyi hiç bir zaman öğrenmesin öğretilmesin. Kadınlarımız da kendilerini vezire edecek erkeğini beklemek yerine önce kendine yakışır bir hanımefendi olsun, akıllı olsun, kendini eğitip geliştirsin ve kendi değerini kendisine versin, versin ki bir erkeğide o büyütecek ve adam olmayı o öğretecek.

İnsanı meta olmaktan çıkartıp içine Tanrının özünden üflenen ve ete kemiğe bürünmüş bir sevgi olarak görmedikçe değer verilir mi? Sevdiklerimizden çoğaldığımızı ne çabuk unutuyoruz.

Bir erkekten değer alan kadına adam onun değerini artırıyorsa, o adam o kadını alır, sever değer biçer 12 ineklik yapar ve zamanı gelince de değerinden satar. Adam artık annesini değil de ön koltuğa karısını oturtur, altına araba da çeker ama bilinsin ki boşanırken de en çok bu mallardan çıkar kavga çocuklar yüzünden değil.

Dr.Taşkın Sarıkaya


Yorum bırakın